Yuvada olma hissi: Ev
- Dilek Akbaş
- 21 Eki 2021
- 2 dakikada okunur
Tüm bireyler kendilerini çaresiz ve stresli hissetmemek için çevrelerini kişisel olarak kontrol etme arzusuna sahiptir. Kontrol odağı olarak adlandırılan kişisel kontrol, bireylerin çevrelerini kontrol etme yeteneklerine ilişkin inançlarını ve algılarını yansıtır. Birçok çalışma, bireylerin çevrelerini kontrol etmeyi tercih ettiğini gösterir. Bebekler bile arzu ettikleri sonuçları elde etmek için koşulları kontrol etmeyi tercih eder. Mesela nesneleri kontrol edebilen bebekler keyifli ve neşeli görünür.
Kontrol odağı iç veya dış olabilir. İç kontrol odağı, bir kişinin kendi kaderini ve çevresini kontrol edebildiğine dair algısını ifade ederken, dış kontrol odağı kişinin kaderinin veya yaşamının çevresel güçler tarafından kontrol edildiğine dair algısını ifade eder. Genel olarak çevre üzerinde kişisel kontrol duygusu, daha az stresle ilişkilendirilir. İç kontrol odağına sahip olan kişiler daha rahat ve daha az stresli hissederken, dış kontrol odağına sahip kişiler ise kendilerini çaresiz ve stresli hissetmeye daha fazla eğilim gösterirler.
Çoğunlukla kontrol duygusuna sahip olduğumuz yerlerden biri evlerimizdir. İnsanlar kendileri için küçük bir bölge olan evlerini kişisel olarak kontrol edebilirler. Ev üzerindeki bu kontrol, güvenlik hissi sağlar. Evlerimiz için 'konfor alanım' tabirini sıklıkla kullanırız. Kontrol ve güvenlik, bizi eve bağlı kılar. Ayrıca insanlar evlerine olumlu duygusal anlamlar yükledikçe o evler onlar için bir yuva haline gelir. İngilizcede home ve house farklı anlamlara sahiptir. House kelimesi duygusal anlamlar yüklenmemiş olan bir yere işaret ederken, home ise duygusal anlamlarla yüklenmiş bir yerdir. Home, Türkçe dilinde 'yuva' anlamına gelir. Yuvada olma hissi (a sense of home) duygusal bir bağla ve kök salmış olmak ile ilişkilidir. Bu his, insanların evlerine aidiyet geliştirdiğini gösterir. Bir evi yuva yapan da orayı kişiselleştirmek, kendi zevkimize göre o evi döşemektir. İnsanlar kişisel değerlerini, fikirlerini bulundukları eve yansıtır; evi kendilerine göre şekillendirirler. Kendi ruhsallıklarını, kişiliklerini ev aracılığıyla ifade ederler. Sonuç olarak ev, yaşamımızın merkezinde yer alan yerlerden biridir.
Yakın zamanda artan ev kiralarına ilişkin haberler gündeme gelmişti. Bu artışlar nedeniyle yuvada hissettiği evinden ayrılmak zorunda kalacaklar, henüz bir eve yerleşememiş olanlar ve dışarda kalanlar, hayal ettiği evden niteliksel açıdan uzak evlerde kalmaya başlayanlar geliyor aklıma. Keder, hüsran, öfke, bağ kurmakta zorlanma, dışarıda kalmışlık gibi ne kadar birçok duyguyu ve durumu tetikleyebilecek deneyimler... Bu duyguları anlamlandırmaya ve işlemeye ihtiyaç var. Ayrıca dayanışma içerisinde birlik olmaya ve hakları savunmaya da ihtiyaç var. Bu nedenle kiracıların bir araya gelerek birbirlerine destek olmaları, hakları için eyleme geçmeleri ve birbirleriyle konuşarak duygularını paylaşmaları çok değerli. Ne kadar zorlayıcı durumlar olsa da kontrol hissini artırabilecek eylemlerde bulunmak, o duygularla yalnız kalmadığımızı hissetmek ve umudu her zaman canlı tutmak bize iyi gelecektir.
Yorumlar