top of page

Toplumsal travmalar bağlamında ıraksama: Görmedim, duymadım, bilmiyorum

Psikanaliz Yazıları'nın 34. sayısında yayımlanmış olan “Bireysel ve Toplumsal Travmayla Temasta Psikanalitik Çalışma Üzerine Notlar” başlıklı makalede toplumsal travma ''katmanlanan bir dinamik'' olarak tanımlanıyor. Tekil bir savunmadan ziyade birçok savunmanın görüngesel bir hale geldiği ve yayılmaya başlayarak toplumsallaştığı bir dinamik.


Ayrıca toplumsal travmanın optik bir yaklaşımla yaşantılandığı belirtiliyor ve ''ıraksama'' kavramından bahsediliyor. Açıklandığı zaman hepimize tanıdık gelecek olan bir durum olarak ıraksama, zihinsel uzaklık anlamına gelmektedir. Karşımızdaki kişiyle bir türlü ortak bir noktada buluşamamak, onunla aynı dili konuşamamak.. Aslında toplumsal travmalarda ıraksama durumu çoğu kez gözlemleniyor. Çok yakınımızda işkenceler, ölümler, çatışmalar meydana geliyor ancak biz, bu yakınlığı her ne pahasına olursa olsun inkar ederek bu travmatik olaylar çok uzağımızda oluyormuş gibi davranıyoruz. Bizzat bu travmatik olayları yaşayan insanlar içerisinde de sanki bu tür olaylar hiç meydana gelmiyormuş gibi hissediliyor ve davranılıyor. Buna rağmen travmatik olaylar yokluğuyla bile negatif etkisini gösteriyor.

Ayrıca makalede toplumsal travmanın bireyin zihnindeki imgelemesinden bahsedilerek ''kumdan taşlanmış heykeller'' kavramı tanımlanıyor. Toplumsal travma içerisinde bizler belki de taşlanıyor ve tepkisizliğe-sessizliğe gömülüyoruz. Kumdan taşlanmış heykeller orada öylece durur ancak bir darbeyle yıkılıp kum fırtınasına da dönüşebilir. Bu kum fırtınasının altında ortaya çıkan kaygı ruhsal çöküntülere neden olabilir.

Yazıda çocuklarda görülen bir  semptom olarak sessizliğe değiniliyor  ve bu sessizliğin birçok anlamı olabileceği belirtiliyor. Toplumsal travmanın görünmez etkilerini taşıyan çocuklar belki de içlerinde yaşayan sessiz, ölmüş nesnelerle beraber sessizliğe gömülüyor ve içlerinde yarattıkları sessizlik alanlarıyla beraber toplum oluşumuna katılıyor. Belki de bu çocukların sessizliği toplumsal sessizliği yansıtıyor.


Yazıda çok düşündürücü bir yandan da acı verici bir soru soruluyor: Çocuklara zor da olsa ölümü anlatabiliriz ama öldürme tutkusuyla hareket eden insanlarla beraber aynı toplumda yaşadığımızı nasıl anlatabiliriz? 

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page